
- Hoşgeldin delikanlı!
Dünya üzerinde bütün ulusların kültüründe vardır çorba. Başlangıçta yenilmesi, doyurucu olmaması özelliğini vurgulasa da, tek başına ana yemek olabilecek besin değerine sahip etli, bakliyatlı çorbalar da vardır. Macarların gulaşı, bizim alaca çorbamız gibi. Akşam yemeğinde yeme şartımız da yok; kahvaltıda sıcak bir tarhana çorbası içebileceğimiz gibi, gecenin geç saatlerinde işkembe, kelle paça çorbası da içebiliriz.
Soğuk günlerde içimizi ısıtır; yazın soğuk içilir ferahlatır. İspanyolların dünyaca ünlü gaspaciosu şöyle dursun, bizim ayranlı soğuk çorbamızı sıcak yaz günlerinde hiçbir şeye değişmem. İsmi Siirt'te mihir çorbası olsun, Sivas'ta katıklıaş.
Mutfağımızda çorbalar hazırlanırken temel malzeme bazen sebzedir, bazen tahıl, bazen süt, yoğurt, bazen baklagil, bazen et, sakatat. Karalahana çorbası, taze bakla çorbası, bakliyatla semizotunun aynı tasta buluştuğu pirpirim aşı, Konya'da düğün ve davet yemeklerinin vazgeçilmezi bamya çorbası sebzeyle hazırlanmış çorbalarımıza örnektir. Kabak, patates, pancar, pırasa, börülce gibi sebzelerle çeşit çeşit çorbalar yapan Anadolu insanı, Adana ve Osmaniye civarında rastlayacağımız çakıldaklı çorbada pek çok sebzeyi bir arada kullanmıştır.
Bugün kelle çorbasıyla başlayalım, peşine bir bakliyatlı, bir de yoğurtlu çorba ekleyelim. Temizlenmiş, yıkanmış kuzu kellesini tereyağında önlü arkalı bir güzel kızartalım. Üzerini geçecek kadar sıcak su ve tuz ekleyip, düdüklüde buharı çıktıktan sonra yirmi, yirmi beş dakika pişirelim. Pişen kelleyi sudan alıp didikleyelim, kemiklerinden ayıralım. Tekrar suya bırakalım ve bolca dövülmüş sarımsak katıp, kaşık kaşık içelim.