30 Nisan 2012 Pazartesi

Portakallı, Parça Çikolatalı Biscotti




Portakallısından, parça çikolatalısından bir biscotti. Çaya batıra batıra,rüzgara karşı oturup yiyesiniz diye...


Malzemeler:


  • 1 su bardağı toz şeker
  • 2 adet yumurta
  • 150 gr tereyağ (oda ısısında)
  • 3 su bardağı civarında un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 portakalın kabuğu rendesi
  • 60 gr iri kıyılmış bitter çikolata



Üzeri İçin:


  • 1 yumurtanın sarısı
  • 1 yemek kaşığı sıvıyağ



Hazırlama:

Toz şeker, yumurta, tereyağ ve rende portakal kabuğunu karıştırın.

Un ve kabartma tozunu eleyerek karışıma ekleyin.

Malzemeleri yoğurun, bıçakla irice doğradığınız bitter çikolataları ekleyip, eritmeden bir kez daha dikkatlice yoğurun.

İki eşit parçaya böldüğünüz hamuru yuvarlayarak rulo haline getirin.

Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine koyup, üzerine sıvıyağ ve yumurta karışımını sürün.

Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25-30 dakika pişirin.

Bu süre sonunda tepsiyi fırından alın,  keskin bir bıçak yardımıyla hamurları birer parmak kalınlığında dilimleyin.

Dilimleri tepsiye tekrar dizip (bu sefer yatık olarak) fırında beş altı dakika daha pişirin.

Fırından alıp soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz.

Ağzı sıkıca kapalı bir kapta hava almadan bir hafta saklayabilirsiniz.

Afiyetle...



27 Nisan 2012 Cuma

Temel Zeytinyağlı ve Etli Dolma İçleri, Brüksel Lahanası Dolması ve Pırasa Sarması Tarifleri



Dolma içine katılan malzemeler yöreden yöreye değişse de temel olarak üç şekilde hazırlandığını söyleyebiliriz. İlki çiğden dolma içi diye tabir edilen, bütün malzemelerin çiğ konduğu dolma içi;  ikincisi, soğanı ve pirinci, bulguru hafif öldürülmüş, kıyması çiğ olarak konan dolma içi; üçüncüsü de hemen hemen pişmiş dolma içi.

Pişmiş dolma içini çabuk pişen domates dolmasında ve üfelek sarmasında kullanırız. Benim en çok kullandığım iç ise ikinci tür dolma içidir. Soğan ve pirincin biraz kavrulunca daha lezzetlendiğini düşünüyorum. Kıymasını asla kavurmuyorum. Çünkü kavrulan kıyma zaten pişer, fazlaca pişirmenin gereği yok. Ayrıca bu şekilde yaptığınızda kıymalar ağzınıza sert sert gelecektir ki, hiç hoş olmaz.

Bir önceki yazıda kullandığım fotoğrafta doldurulmuş brüksel lahanaları var idi. İçlerini boşaltırken kırılacağı endişesini taşıdığım lahanalar kırılmayarak beni şaşkınlığa uğrattı doğrusu. Acaba önce biraz haşlayıp sonra mı oysam diye tereddüt ederken bir deneyeyim diye başladım ve küçük bir bıçakla içlerini dikkatlice çıkardım. Ama öyle dışta bir iki kabuk kalacak kadar değil, az oydum. Çıkan içleri de sebze çorbasına katıverdim.

Şimdi problem lahanaları ve dolma içini eşit sürede pişirebilmekteydi. Hazır zeytinyağlı dolma içimi az suyla önceden pirinçler hafifçe yumuşayana dek pişirdim. Brüksel lahanalarını da birkaç dakika diriliği çıkana dek kısık ateşte az pişirdim.

Sonra içle doldurduğum lahanaları tencereye dizip önce orta, sonra kısık ateşte pişirdim. Üzerine tekrar zeytinyağı gezdirip dinlenmeye bıraktım. Öncelikle temel zeytinyağlı dolma içini anlatayım.

Zeytinyağlı dolma içinde pirincin soğana oranı  bire üç  yapılabileceği gibi, soğanı bol olan daha makbul (dolma içi daha yumuşak olur böylece) olduğundan bire dört oranda yapmayı tercih ettiğimi söyleyerek;

Malzemeler:


  • 500 gr pirinç
  • 600 gr zeytinyağı (3,5 su bardağı)
  • 2 kahve fincanı temizlenmiş dolmalık fıstık
  • 2 kg ince kıyılmış kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı yenibahar
  • 2 kahve fincanı temizlenmiş kuş üzümü
  • Bir bağ temizlenmiş, ince kıyılmış maydonoz
  • Bir  bağ temizlenmiş, ince kıyılmış dereotu
  • Bir bağ temizlenmiş, ince kıyılmış taze nane
  • 2 su bardağı kaynar su



Hazırlama:

Pirinci ılık, tuzlu bolca suda bir saat ıslayıp dört beş defa suyunu değiştirin, yıkayın. Sonra iyice süzün.

Zeytinyağını hafifçe kızdırıp fıstıkları ekleyin, hafifçe sararana kadar karıştırın.

Yemeklik, ince doğranmış kurusoğanı ilave edin, orta ateşte yakmadan, dikkatlice karıştırarak sararana kadar  kavurun.

Pirinci ekleyip dört beş dakika kavurun. Tuz, yenibahar, kuş üzümü ve şekerini ekleyip bir kere daha karıştırın, kaynar suyunu verin.

Orta ateşte kaynayınca altını kısıp suyunu çekene kadar kapağı kapalı olarak pişirin.

Sonra bir tepsiye boşaltıp nane, maydonoz ve dereotunu ilave edip bir kere karıştırdığınız dolma içiniz hazırdır.




Fotoğrafta gördüğünüz pırasa sarmasında kullandığım dolma içi aşağıdadır. Bunun için de pırasaların kalınca olanları seçilmeli. Dıştan bir kat kabuğu ve yeşil kısımları ayrıldıktan sonra pırasalar üç parmak genişliğinde kesilir. Sonra kaynar suda bir dakika kadar haşlanan pırasalar sudan alınınca tek kat tek kat olarak dıştan içe doğru çıkarılır. Ortadan çıkan  sarılamayacak kısımlar herhangi bir çorbada, börekte değerlendirilebilir. Etli dolma içi yırtmadan az miktarlarda (şiştiğinde taşmayacak şekilde) pırasaların içlerine doldurulur. Tencereye dikkatlice dizilen pırasaların üzerlerine tuz ve biraz sıvıyağ gezdirilir, haşlama suyundan üzerine gelecek kadar su verilip, önce orta ateşte, sonra yine kısık ateşte pişmeye bırakılır. Üzerine tereyağında salça ve kuru nane yakıp gezdirebilirsiniz, yoğurtla servis yapabilirsiniz. Keyfiniz nasıl çekerse.

Etli Dolma İçi


Malzemeler:


  • 4 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 10 adet orta boy kuru soğan
  • 3 Türk kahvesi fincanı pirinç
  • 500 gr dana-koyun karışık orta yağlı kıyma
  • 1/2 yemek kaşığı biber salçası
  • 1/2 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı tuz
  • Karabiber
  • Kuru nane
  • 1/2 bağ birlikte kıyılmış dereotu, maydonoz, taze nane


Hazırlama:

Tencereye yağı koyup kızdırın. İnce kıyılmış soğanları ekleyip yakmadan, orta ateşte sarartın.
Salçaları ekleyip önceden ıslatılıp iyice nişastasından arındırılmış, suyu süzülmüş pirinci ekleyip kavurun.
Tuz, karabiber, kuru nane ekleyip bir dakika daha kavurun.
Altını kapattığınız içe ince kıyılmış maydonoz, dereotu ve naneyi de ekleyip bir kez karıştırın.
İç biraz soğuduğunda kıymayı ekleyip elle için her tarafına eşit dağılmasını sağlayın.
Etli dolma içiniz kullanmaya hazırdır.


Unutmadan;

Dosyamıza desteğini esirgemeyen sevgili Muhterem'in birbirinden güzel dolma tarifleri için şuraya,

sevgili Aslı'nın hepsi birbirinden güzel dolma tarifleri içinse şuraya tıklayabilirsiniz. 


24 Nisan 2012 Salı

Sarma Dolma Yapmanın Püf Noktaları





Sebze, meyve ya da yaprağın pirinç, bulgur, fındık, fıstık ve çeşitli baharatlarla doldurulularak ya da sarılarak hazırlanan dolmalarımıza ülkemizin her yöresinde rastlamak mümkündür. Taze yapraklar çıkmak üzereyken ben de sarma ve dolma hazırlarken dikkat edilecek önemli noktaları toparlamak istedim.


Asma yaprağı sarması en sevilen sarma çeşidimizdir. Mümkün olduğunca taze ve rengi sarıya çalan yapraklar kart, iri ve koyu yeşil olanlardan daha lezzetlidir. İlkbaharda toplanan yapraklar kısa sürede tüketilmeli, kış için ister salamura şeklinde,  ister dondurucularda saklanabilmektedir.

Ben salamura yerine cam kavanozda tuzsuz saklamayı tercih ediyorum. Baharda bu işi yaparken fotoğraflayıp ayrıntılarıyla anlatacağım daha sonra. Yok ben uğraşamam, hazır kapıma gelsin diyorsanız; Tokat yöresi yapraklarını http://www.tazeyaprak.com/ adresinden temin edebilirsiniz.

Beyaz üzüm yaprağını tercih edin. Yapraklar kalın damarlı ve çok büyük olmasın.

Salamura yapraklar duru suda ara sıra suyu değiştirilerek tuzundan arındırılmalı.

Yaprakların iri olanlarını zeytinyağlı, daha ufak olanlarını etli dolmada kullanmakta fayda var.

Lahana sararken önceden sadece birkaç dakika, yapraklar ipek gibi olana dek haşlanmalı, pişmenin durması için sudan alır almaz soğuk suya bırakılmalı.

Üfelek (efelek, labada) yaprağı çok narin olduğundan  sıcak suya batırıp hemen çıkarılmalı, direkt olarak çok soğuk suya alınmalıdır. İçi de önden biraz pişmiş olmalı ki, yaprağı ve dolmanın içi eşit sürede pişebilsin.

Taze üzüm ve pazı yaprakları da kaynar suya batırılıp hemen soğuk suya alınması gereken diğer yapraklar. Asma yaprağını tutam tutam kaynar suya atın, çevriştirerek her yanının sararmasını sağlayıp bir - bir buçuk dakika geçmeden alın, sakın pişirmeyin.

Dolma yapacağınız kabak ve patlıcan gibi sebzelerin dış kabuklarını soymamalı. İçlerini oyarken de kabuk kısımlarını ne çok ince kağıt gibi bırakmalı, ne çok kalın.

Etli dolmalarda biber salçası ve yağlıca et kullanmak lezzeti arttırır unutmamalı.

Etli dolmalara abartmamak kaydıyla yenibahar ve kimyon lezzet katarken; zeytinyağlı dolmalarda yenibahar, karabiber ve tarçın kullanabilirsiniz.

Dolma içinin lezzetini arttıran en önemli nokta soğanının bolluğudur. Soğan rendelenmemeli, bıçakla doğranmalıdır.

Zeytinyağlı dolma yaparken pirinç ve soğanın ölçüsü bire dört olmalı. Yani bir kilogram pirince dört kilogram soğan. Etli dolmada ise bire iki oranını kullanabiliriz.

Dolmayı etli yaparken de et pirinç oranı yarım kilo kıymaya yüz elli gram pirinç şeklinde olmalı.

Taze nane, maydonoz ve dereotu dolmalarımıza yakışan değerli otlardır.

Dolmaların içini doldururken iç harcı sıkıştırmamalı, ağzına kadar doldurmamalıyız. Pirince veya bulgura piştiğinde yer kalsın. Sıkıştırırsanız içi güzel pişmez, pişene dek dışı erir, hatta ikiside piştiğinde ortaya çıkan görüntü hiç hoş olmaz.

Pirinç pilavını nasıl suyunu koyduğumuzda biraz tuzluca ayarlıyorsak sarma ve dolmada da suyunu biraz tuzlu tutmamızın sakıncası yoktur. Pirinç tuzu çekecektir, endişelenmeyin.

Tuzu üzerine serpmek yerine suyuna atıp, iyice erttikten sonra dolmaların üzerine değil de bir kenarından vermek bir diğer püf noktası. Suyun içinde pişen pirinçler gereğinden fazla şişebilir.

Yaprak sarmasını tencereye dikine dizmek, hepsinin eşit zamanda pişmesini sağlayacaktır unutmayın. Üzerine de sert, damarlı, kullanmak istemediğinizi birkaç yaprağı sererseniz, üst kısımlar kurumadan pişecektir.

Lahana sarmasını pişireceğiniz tencerenin dibine sert ve kaba olan sarmadığınız yapraklardan dizdiğinizde yanma durumunda sarmalarınızı kurtarma ihtimaliniz yükselir. Ki ben sevgili eşimin isteği üzerine lahana sarmamın dibini yakmak için özel bir gayret gösteririm çoğunlukla.


Anadolu'da pek çok yerde dolmanın üzerine konan ve dağılmadan pişmesini sağlayan dolma taşınız yoksa porselen bir tabak da yardımınıza yetişecektir.

Zeytinyağlı dolmayı zeytinyağı ile yapın, ayçiçek veya herhangi bir sıvıyağla yapıp zeytinyağlı dolma yaptım demeyin. Pişen dolmanıza biraz da çiğ zeyinyağı gezdirip kendi tenceresinde soğumaya bırakın.

Anadolu'da bazı yörelerde sarmanın, dolmanın altına pirzolalık kemikli et konur ki, lezzet katmerlenir.

Etli dolmanın üzerine tereyağında yakılmış domates ve biber salçası, kuru nane, hatta sarımsaktan oluşan sosu döküp, on on beş dakika dinlendirdikten sonra servis yapabilirsiniz.

Dolmayı pişirirken suyu kaynayana kadar orta ateşte, kaynadıktan sonra mümkün olduğunca kısık ateşte pişmeye bırakın.

Ve bence çok önemli bir nokta, dolma içini lütfen derin dondurucuya koymayın. Derin dondurucuya girip çıkmış dolma içi kadar berbat bir şey tanımıyorum.

Şimdilik toparlayabildiğim bu kadar. Eklemek istedikleriniz varsa beklerim değerli komşular. Fotoğrafta gördüğünüz zeytinyağlı dolma içi ile doldurduğum brüksel lahanaları günlerce aklımı kurcalamıştır. Pek bi fotojenik olacağını düşünmüştüm ki beni yanıltmadı doğrusu.

Zeytinyağlı dolma içinin tarifini ve sizden gelebilecek eklemeleri bir sonraki gönderiye bırakıyorum. Desteğini esirgemeyen, teşekkürü borç bildiğim arkadaşlarımdan gelenlere göz atmadan ayrılmayın buralardan olur mu?


Sevgili Ayşegül'ün sardığı  pırıl pırıl, uzun ince yaprak sarmalara bir bakın hele.

Sevgili Fatma uzak diyarlarda zar zor bulduğu küçük diye yakındığı lahanalardan nasıl bir lezzet çıkarmış ona da bir uğrayın. 

Sevgili Mine, enginar doldurmuş, aşama aşama fotoğraflayıp anlatmış merak edenlere iftiharla sunulur.

Sevgili Sare, incelikleriyle anlatmış zeytinyağlı pazı sarmasını.

Sevgili Birsen ise öyle nefis bir sarma dolma arşivi oluşturmuş ki, baktıkça iştahınız açılır. 

Sevgili Selen de asma yaprağını bulgurlu ve lorlu doldurup üzerine karamelize soğan döküp, yanında ev ekmeğiyle yememizi öneriyor ki, hayali bile çok güzel.



19 Nisan 2012 Perşembe

Büyüleyici





Bu görüntü benim için büyüleyici sözcüğünün karşılığıdır. İçi dışı kıvamında pişmiş,tadı tuzu yerinde nefis bir sarmaya ya da dolmaya kim bayılmaz ki?

Bu fotoğraf neyin habercisidir? Sarma dolma yapımının inceliklerini toparlamaya çalışacağım yeni bir dosyanın tabii ki. Haydin siz de yayımladığınız nefis sarma dolma tariflerinizin linklerini bana yorum olarak bırakın da dosyamız geniş olsun.


16 Nisan 2012 Pazartesi

Cevizli Üzümlü Ekmek



Saniye Döldüş Hanım'ın Sofra dergisinde yayımladığı cevizli üzümlü ekmek tarifi. Aydınlık, ferah sabahlara yazdan kalma kayısı reçeli eşlik etmiş. Işıl ışıl bir hafta dileyerek,


Malzemeler:

  • Yarım paket yaş maya (20 gr kadar)
  • Bir su bardağından iki parmak fazla ılık su veya süt
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 su bardağı buğday unu
  • Bir su bardağından iki parmak fazla esmer un (çavdar veya tam buğday unu)
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1/2 su bardağı ceviz içi
  • 1 çay bardağı kuru üzüm
  • Bir fiske tuz


Hazırlama:

Ilık suda yaş mayayı ve toz şekeri eritin.

Esmer unu, buğday ununu ve tarçını bir kaba alarak karıştırın.

Üzerine erittiğiniz mayayı ekleyerek iyice yoğurun ve dinlenmeye bırakın.

İirice doğradığınız ceviz içini ve saplarını ayıklayıp on dakika suda bekletip kuruttuğunuz kuru üzümleri de ekledikten sonra tekrar yoğurun.

Üzerini temiz bir bezle örterek yeniden mayalanmaya bırakın.

Mayalanan hamuru yağladığınız kalıba boşaltıp, önceden ısıtılmış 200 derece fırında üzeri kızarana dek pişirin.

Kürdan testinden geçirip fırından alın, dinlenip soğuyan ekmeği kalıbından çıkarabilirsiniz.



12 Nisan 2012 Perşembe

Sürk ve Zeytinyağı Buluşması




Bugün yarın, bugün yarın erteleyip dururdum sürk yapımını. Geçtiğimiz hafta sütçümden aldığım sekiz litre sütün hepsi birden ocakta kaynamaya başlar başlamaz kesilince, tamam dedim, ben sürk yapayım diye kesildi bunca süt. Hemen elimi ayran, limon, elma sirkesi ne bulduysam uzatmışım. Az değil, sekiz litre süt bu. Kesildi, koyulaştı, suyundan ayrıştı tartmadım ama, bir kiloya yakın peynirim oluverdi böylece. Az da kaya tuzu atıp, temiz bez torbalarımdan birine boşaltıp, ağzını da bağlayıp süzülmeye bıraktım öylece. Daha evvel de anlattığım gibi birazını pişi ile tüketmek, birazıyla sürk yapmak, birazını da pancake harcına katmak hayalleri kurdumdu. Neyse bizim peynir ne pişiye yoldaş oldu, ne pancake harcına karıştı. Yarısı bir akşam aniden kol böreği oldu ki, yemelere doyulmayan cinsten.

Diğer yarısı sevgili Sare hanım'ın tarifiyle sürk oldu işte. Tarifin orijinali Sare Hanım'ın da belirttiği gibi Süheyl Budak'ın Antakya Mutfağı isimli kitabından alınma. Sevdiğiniz baharatları kullanabilirsiniz. Ben tarçın,karanfil ve yenibahar katmadım. Taze sarımsak katmak aklımı kurcaladı epeyce ama çok canım isterse salatasını yaparken ya da öylece sofraya koyduğumuzda eklemek daha akıllıca geldi sonrasında. Ölçü de kullanmadım; peynirime göz kararı kuru kekik, karabiber, pul biber, çörekotu, kimyon, küzbara (kişniş tohumu demek oluyor), deniz tuzu biraz da zeytinyağı katıp yoğurdum bir güzel. Sonra ellerimle yuvarlayıp yağlı kağıt serdiğim tepside, üzeri örtülü olarak beklettim, kuruması için. Ertesi gün alt üst ettim, akşama kadar yine bekletip kavanoza dizdim, has zeytinyağımla doldurdum üzerini. Yağım tabii ki Delfina'nın babasının nefis zeytinyağından. Yeni sezon yağları satışa çıktı, bitmeden alın. Sonra bana teşekküre gelebilirsiniz söyleyeyim.




9 Nisan 2012 Pazartesi

Bakla ve Kereviz Mücveri





İçlenmek üzere olan baklalar bitmeden, bakla ve kereviz yedireceğiz demiştim yemeyenlere. İki avuç baklayı ve bir küçük kök kerevizi bol limonlu suda haşlayacağız önce, dirilikleri gidene kadar. Baklaları ince ince kıyıp, yumuşayan kerevizi rendeleyeceğiz. Sonra biraz beyaz peynir, ince kıyılmış yeşil soğan, maydonoz, dereotu, az rendelenmiş kaşar peyniri, tuz, karabiber ekleyeceğiz. Bir yumurta kıracak, uygun gördüğüm her yere tıkıştırmaya çalıştığım toz zerdeçalı ekleyecek, kıvamını bulana kadar un ekleyeceğiz. Elle şekil vereceğiz ancak; çok katı olmayacak harcın kıvamı, ele yapışır olacak. Bildiğimiz mücverler gibi kaşıkla koyabileceğimiz kıvamda da olmayacak. Güzelce yoğurduğunuz hamuru az yağda pişirip, yanına ister sade, ister sarımsaklı yoğurt konduracak ve izleyeceğiz yiyenleri.


Işıklı bir hafta diliyorum...


5 Nisan 2012 Perşembe

Yemek Seçen Çocuklara



Çocuklarımıza sebze yedirebilmek için kılıktan kılığa giriyor, türlü oyunlar, türlü numaralar icat ediyoruz. Köfteye hayır diyen çocuk görmedim, vardır belki de. Sebzeleri köftelerin içine tıkıştırmak da annelerin eski numaralarından. Duruma örnek iki tarif vereceğim peşpeşe. Bugün pırasayı köfte yapacağız. Pazartesi bakla ve kereviz yedireceğiz küçüklere, yemek seçen koca adamlara, kadınlara...


5 adet küçük ince pırasayı ince ince kıyın, az yağda, yapışmaz yüzeyli bir tavada, kısık ateşte dirilikleri çıkana kadar pişirin. 50 gr kıyma, 2 yemek kaşığı patates püresi (yoksa katmazsınız ama tutkal görevini layıkıyla yerine getirmesinin yanı sıra lezzetini de eksik etmiyor), ince kıyılmış maydonoz, 2 yemek kaşığı kaşar peyniri rendesi, 3 yemek kaşığı galeta unu, tuz, karabiber ve kırmızı pulbiber ekleyin, bir tane de yumurta kırıp yoğurun. Kıvamı tutturana dek galeta unu, hatta buğday unu ekleyebilirsiniz. Ele yapışan harçtan küçük toplar alın, şekil verin. Az yağda kızartın, yanında isot turşusu, ekmek ve ayran vardı bizde. Nefis bir öğlen öğünü değil mi?


2 Nisan 2012 Pazartesi

Lezzetli Biftek Pişirmek İçin




Bugün fırında pişireceğiz demiştim etimizi. 2 cm kalınlığında, en az iki saat önceden oda sıcaklığına çıkarılmış, her tarafı eşit ısıda, mümkünse antrikot tarafından olsun lütfen. Daracık alanda, hareket etmeden ömür tüketen zavallı Wagyu danasından bulun demiyorum elbet. Hayvanın göğüs omurları ile boyun arasında kalmış, az hareket eden bölgesinden çok kırmızı olmayan bir et seçin. Etin renginin kıpkırmızı olması hayvanın yaşlı olduğunu gösterir. Pembe renkli, kas içi yağı fazla bir biftek bizlere istediğimiz sululuğu ve lezzetti sunabilir ancak. Eti sakın dövmeyin veya soslamayın! Yalın et lezzeti almak istiyorsanız.

Ön pişirme için dökme tava kullanmalı. Yoksa kalın tabanlı bir çelik kullanın derim. Tavayı ocağa koyup, fırını 220 dereceye ayarlayın. Kızgın tavaya çok ince bir tabaka halinde ayçiçek yağı ekleyin. Yanma derecesi yüksek diğer yağları bulmak herkes için mümkün olmayabilir.

Ete bolca deniz tuzu ve karabiber çekin değirmenden. Tavadan dumanlar çıkmaya başlayınca etinizi yağa bırakın. Şimdi etin lezzetini ve suyunu mühürleyeceğiz. Ocağın altı yüksek ısıda olsun hep. Bir dakika boyunca ne tavaya ne de ete dokunmayın ki, etin aldığı ısı düşmesin. Çatal batırmadan, tahta bir maşa ile etin diğer yüzünü de çevirip bir dakika süreyle pişirin.

Şimdi ocağın harını biraz azaltıp bir parça tereyağı ekleyin, tereyağı yanmasın hemen. Tereyağı köpürünce bir kaşıkla alıp etin her tarafına yedirin.

Eti tavadan alıp ısınmış fırının ızgarasına üst rafa yerleştirin. Sadece üç dakika pişirin ve fırından alın. Sakın daha fazla pişirip iç yağlarını erimesine, kuru, çaput gibi bir et ortaya çıkmasına sebep olmayın.

Fırından aldığımız eti hemen yiyemeyeceğiz maalesef. Çatalı, bıçağı değdirdiğiniz anda, bütün suyunu dışarı verir. On beş dakika oda ısısında dinlendireceğiz. Bu sürenin sonunda eti tekrar fırına alıp ısıtın ve servis yapın.


Yanına sunabileceğiniz bir de ıspanak püresi tarifi vermek istiyorum.

Malzemeler:

  • 1 kg ıspanak
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1/2 Türk kahvesi fincanı un
  • 1/2 su bardağı un
  • 1/4 tatlı kaşığı tuz
  • Az rende muskat

Hazırlama:

Yıkanmış, temizlenmiş ıspanakları içinde bir tatlı kaşığı karbonat bulunan suda beş dakika kadar haşlayın.

Süzgece boşaltıp soğuk su ile soğutun.

Sudan çıkarıp suyunu sıkın ve mutfak robotunda püre haline getirin.

Bir tencerede yarım yemek kaşığı yağı ve unu bir iki dakika kavurun, kaynar olarak sütü ilave edin azar azar.

Karıştırarak üç dört dakika pişirin.

Başka bir küçük tencerede kalan tereyağını eritin, ıspanakları rende muskat ile iki dakika kadar kavurun ve sütlü beşamele ilave edip karıştırın.

Ispanak püreniz de servise hazırdır. İncecik dilimlediğiniz mükemmel lezzette etiniz, etrafta dolaşan, aklı kuşlara takılı kediciklerinize ve size afiyet olsun şimdiden.


LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin