Merhaba.
Evet evet merhaba ile başlamalı, çok oldu görüşmeyeli. Ellerimin tuşlara uzanmadaki tembelliğini kırmak için, nerden başlasak, ne anlatsak sıkıntısını yenmek için. Merhaba demeli önce. Geçmiş olsun dileklerinize teşekkür etmeli. İyiyim ben, en azından geçtiğimiz aya göre. Sıkıntılar tamamen bitmedi belki olsun; iyiyim ben. Sizler de iyisiniz umarım?
Arayı soğutmak hiç de iyi olmadı doğrusu. Sanki blogdaki onca fotoğrafı ben çekmemişim? Sanki onlarca satırı ben yazmamışım? Ne çektiğim fotoğrafları beğeniyorum, ne elim tuşlara varıyor. Yok bu tembelliği kırmak için başlamalı bir yerlerden. ''Sebzelerin şahından'', ''fakir etinden''.
''Önü önlüklü, başı keçikli, mor fistanlı, yeşil kaftanlıdan''
''Alçacık boylu kadife donludan''
''Aldır abası, yeşildir küpesi, bunu bilmeyen eşek sıpası.''
Bilemedinizse ben söyleyeyim: patlıcandan tabii. Turşusundan reçeline çeşit çeşit yemeği yapılan, mevsimi geldiğinde her gün çıkan yangınlar yüzünden padişahın İstanbul'a girişini yasakladığı rivayet edilen, Antep'te ''evlat bir su ver patlıcansız olsun'' deyimine sebep patlıcandan başlamalı. Aramızda derin bir aşk var malumunuz. Bugüne dek yer verdiğim, övgüler dizdiğim patlıcanlı tarifleri merak ederseniz hepsi birden buradadır.
Sıcak, ılık, soğuk her halükarda severek yiyeceğiniz şakşukayı kızartmadan yaptım bu kez. Kızartmanın vereceği lezzeti bulamıyorsunuz ama, yenmeyecek gibi değil. Hatta nefis! Evet bu tanımlama uygundur sebzelerini fırınlayarak yaptığım şakşukaya. Şakşukaya patates, kabak girer mi girmez mi tartışmalarına ise hiç bulaşmayacağımı bildiririm.
Alacalı soyduğunuz patlıcanları tuzlu suda beklemeye bırakın. Siz bu arada patates, kabak, biber ve domatesleri küçük küçük doğrayın. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin ve yıkayıp suyunu süzdüğünüz patlıcanları, patates, kabak ve sivri biberleri, varsa bir avuç da minik domatesleri tepsiye dizin. Tuz ve pul biber serpin, zeytinyağı gezdirin üzerlerine. 200 derece ısınmış fırına verin. Arada karıştırıp her taraflarının eşit pişmesini sağlayın.
Bu arada zeytinyağında yemeklik doğranmış kuru soğanı, bir iki diş sarımsağı sarartın. Küp doğradığınız domatesleri de katıp bir iki dakika çevriştirin. Az su ekleyip, tuz, karabiber serpin ve kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pişmeye bırakın. Almadan hemen önce azıcık sirke, minicik de toz şeker serpebilirsiniz. Güzelce pişen sosu fırında pişen sebzelerin üzerine boşaltıp servis yapın. Yanına süzme yoğurt, ister sarımsaklı, ister sarımsaksız. Size kalmış.
13 yorum:
Patlıcanların saraylısı, patlıcan devrinin sultanı :))
HOŞGELDİNN...
Ne güzel yazdın, ne güzel söyledin
nasılda güzel pişirdin..
sevgiler Canım..
Şifayla..
Ellerinize sağlık çok leziz ve güzel görünüyor.Ayrıca sağlıklıda.
Saygılar..
Hoşgeldiniz...
Şakşuka ile dönmenize ise bayıldım elinize sağlık
bu arada sağlık sorunu söz konusu herhalde bende çok sık girmediğim için bloguma atlamışım
geçmişler olsun diyorum
sevgilerimle
Narince, çok özlemiştik.
Güzel yazılarınıza ve fotolarınıza tez vakitte ısınacaksınız:)) diye düşünüyorum.
Patlıcan bu kadar mı güzel anlatılır, dedirtti. Lafa aramızda ben de çok severim.
Şakşukanın fırındaki hali daha masum tabii ki, ellerinize sağlık.
Canımsınız :)
Anlatımınız ve fotoğraflarınızla burada olmanıza öyle sevinidm ki !!!
Canım bende uzun zamandır fırında yapıyorum daha hafif oluyor.Elleri
ne sağlık,sevgiler...
benim için benim duygularımı yazmışsın ablacım..
aynı durumdayım:)
arada bir güç bela geliyorum..
sora pırrrrr:)
nerde o eski bloggerlar:)
sana da merhaba:)
Saksukayi cok severim ama acikcasi firinda denemeye cekiniyordum. Goruntu cok guzel, eminim lezzeti de oyledir.
Bu arada gecmis olsun, umarim en kisa zamanda eski sagliginiza kavusursunuz...
Sevgiler,
Asuman
Çok geçmiş olsun canım, umarım iyisindir, ben gerçekten çok kopmuşum blogtan ameliyatını yeni öğrendim :(
Şakşukan ise her zamanki gibi çok güzel görünüyor.
ellerine sağlık
HEM NEFİS HEM HAFİF.E DAHA NE OLSUN CANIM....ELLERİNE SAĞLIK.
Narinim gelmiş geçmiş olsun daha iyi olacaksın ben biliyorum
çok hafif bir şakşuka tarifi denenmeli bence
seni ve yazdıklarını çok özlemişim
sevgilerimle
Sen geldin ben gidiyorum. Ama biz bir fırsatını bulur görüşürüz diyorum. Gönüller bir nasılsa.
ne güzel anlatmışsın Hoşgeldin sefalar getirdin:))
Yorum Gönder