23 Şubat 2010 Salı

Yemek Problemlerine Çözüm Önerileri


Ahkam kesmek değil ama, yaşadıklarımızdan, okuyup öğrendiklerimizden arta kalanları paylaşmak niyetiyle, çocukların beslenmesinde problem yaşamamak için yapmamız gerekenleri toparlayalım şimdi: Öncelikle yemek yemenin ailece yapılan bir şölen olduğunu hissettirmeli küçüklere. Sofrada sıkıntı ve stres yaşamaktansa birlikte zaman geçirilen hoş dakikalar olmalı yemek saati. Herkes vaktinden önce eline bir tabak alıp bir köşede yerse, kurmayı hayal ettiğimiz beslenme düzeni daha baştan sekteye uğrayacaktır.

Peki sofra saatinin hoş tecrübelere dönüşmesi için neler yapmalıyız? Yemek televizyon karşısında, kucakta, oyuncak başında, bisiklet üstünde, hatta sokakta değil sofrada bir arada yenir. Daha bebeklikte sofraya oturmaya, aileye dahil omanın sıcaklığına alıştırmalı onları. Sofra dağılacak, ortalık batacak endişesine kapılmadan, bir yaşından itibaren kendileri yemeye teşvik edilmelidirler. Tabağı küçük olmalı, az yemek konmalı, isterse bir daha verilen yemek aferin gibi sözlü onaylarla ödüllendirilmeli. Tabağına konan yemek miktarı için kendisine danışılan çocuk tabağının sorumluluğunu da almış olacak, bitirmeye çalışacaktır.

İmkanlar ölçüsünde çeşitli yemekler sunmalı, zorlama ve tehdit kesinlikle kullanılmamalı. Yemek ne ödüldür, ne de ceza! Çorbanı içersen oyun oynayabilirsin dediğinizde çocuğun alacağı mesaj şudur: çorba o kadar kötüdür ki, ancak karşılığında istediğimi alırsam içerim. Bu birkaç kez tekrarlandığında artık anne ve çocuk arasında duymaya alışık olduğumuz pazarlıklar başlar.

Ona özel yemekler hazırlamayın! Siz sofrada nasıl yiyorsanız o da öyle alışmalı. Fakat bu demek değil ki yemeklere bolca acı, baharat katabiliriz. Akşama ne pişirelim sorusunu sormak ve hazırlama, pişirme hatta sunma sürecine onu dahil etmek çocuğumuzun yemeğe bakışını olumlu yönde etkileyecektir.

Bir yemeği, sebzeyi, belki meyveyi yemiyor diye inatlaşmanın alemi yoktur. Bırakın kereviz yemiyorsa yemesin, ölmez ya, zaten yemeğe karşı olumlu tavır geliştirmiş, damak tadı yerinde bir çocuk gün gelecek kerevizi de yiyecektir.

Yemek sırasında acele ettirip, habire uyarılarda bulunmayalım, yediğinden fazlasını yemesi için ısrar etmeyelim.

Öğünler arasında daha çiğneme ve parçalamayı becerdiği ilk aylardan başlayarak ellerine çiğ sebze ve meyveler tutuşturalım. Bizimkiler halen ellerinde sivri biber, salatalık, marul, havuç atıştırmayı severler. Ben abur cuburdan tamamen uzak tutmadım, gönlüm el vermedi.Yalnız bunun yemekten önce yenmeyeceği kesin bir kuraldır. Aburcubur eve topluca alınır, köşe bucak saklama derdim yoktur.

Onların önünde model olduğumuzu hiç unutmayalım, ağzımızdan çıkan her sözcüğe, yüz ifadesine dikkat edelim.

Aslında bunca düzeni evde oturmak kolay, zor olan yakın aile üyeleri, komşular, arkadaşlar işin içine girince zorlaşıyor mesele. Duyacağı birkaç yanlış söz:

- O mu? I ıı ııh lahanayı hiç yemez bizimki, eve girmez!

-Yok ayol, ben yumurta yemem.

Belki anneannelerin babaannelerin torunlara geçtiği kıyaklar sizi biraz zora düşürebilir. Bununla baş etmek de başka bir hüner. Attığınız kırk taklaya, bir kırk daha eklenir bu durumlarda zaten.

Kolay gele deyip, tarife geçelim. Yine kek tarifi var, çünküm, kek yapmak kolayıma geliyor bu ara çünküm; aklıma takmışım, hemi çikolatalı, hemi portakallı bir kek yaratmayı. Buyrun:


Malzemeler:

  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 200gr tereyağ
  • 1 su bardağı portakal suyu
  • 1 türk kahvesi fincanı süt
  • 3 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 portakalın kabuğunun rendesi
  • 2 yemek kaşığı kakao
  • 50 gr. bitter çikolata


Hazırlama:

Yumurta ve şeker köpük köpük oluncaya kadar çırpılır, oda ısısındaki yumuşak tereyağ katılıp, tekrar çırpılır, portakal suyu, süt, portakal kabuğu katıp çırpmaya devam edilir. Unun birazı ayrılır kabartma tozu ile birlikte eleyerek katılır. Harçtan biraz ayrılır, kakao ve benmari yöntemiyle eritilmiş çikolata katılıp, karıştırılır. Kalan un beyaz harca katılır, o da karıştırılır. Yağlanmış kalıba önce beyaz karışım, sonra çikolatalı, sonra tekrar beyaz karışım dökülür, önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişirilir.

24 yorum:

Miskokulu Lezzetler dedi ki...

Neclacığım yazına eline sağlık.Dediklerinin tümüne katılıyorum .Yemek sofraları şölene dönüşmeli benim edindiğim tecrübeye görede yemeklerin önce görüntüsü ye beni demeli çocuk zaten tadına sonra bakacak..Kızım bebeklikten çıkıp katı yiyecekleri yemeğe başladığı andan itibaren hep masaya oturttum.Mutfağıma bugün bile televizyon almıyorum ki aile soframızda konu dağılmasın bütün gün görüşmüyoruz masada görüşelim diye. Kızıma salata yaptığım zamanda hep süsleyerek bazen bir yüz bazen bir çiçek şekli ile. Her yemeğide yedirdim.Önce çok zamanımı aldı.Ama bugün görüyorumki kızım yemiyor ne pişirsem diye hiçbir sıkıntım yok çok çeşitli yemekler sunabiliyorum çokta sağlıklı büyüyen bir çocuk .Neclecığım anlatacak o kadar çok şey varki bitiremiyorum.Çok sevgiler.Mine

BİR Çay İÇİP KALKACAKTIK:) dedi ki...

ellerinize sağlık.sevgiler.

Zeynep'le Tarifler dedi ki...

yazdıklarında çook haklısın şekerim,hepsinde hemfikirim:)
benim en büyük sorunum tadına bile bakmadan gerbatttt(berbat)demesi:( inanılmaz ön yargılı...hiç ısrar etmiyorum,hatta masayı falan beraber hazırlıyoruz oynaya zıplaya:) oturuyor ve aç kalkıyor masadan.inşallah düzelecek...sabırla bekliyorum.ana okulunda düzelir diyor herkes:)

kek nefissss ellerine kollarına sağlık şekerim
en kocamanından öpüyorummm

kalpkurabiye dedi ki...

ellerinize sağlık yine gelecek için bilgileri depo ettim kendime:) çocuk sahibi olmasam da hep böyle düşünüyorum bende doğru olanı anlattığınız gibidir zaten:)) biz küçükken kalabalı sofralar kurulacağı zaman bize yer sofrası yaparlardı çocuklara özel kuzenlerim, kardeşim, ben, diğer çocuklar doluşurduk hemen sofra örtüsünü dizlerimize örter beklerdik:)) anlattıklarınız bana o günleri anımsattı:))

LEZZETİKRAM dedi ki...

bayılırım portakal ve çikolata ikilisine .eline sağlık
sevgiler

Selma - DUSBAHCESI dedi ki...

Ne guzel anlatmissin canim. Gercekte o kadar zorki bazen. Yemesini istersin yemez. Yedigi zamanda ortaligin batmasina razi olursun yeterki yesin diye. Say say bitmez:)

Kek bu arada nefis gorunuyor ellerine saglik!!

Unknown dedi ki...

Neclacım yazdıklarının en başından en sonuna hepsine katılıyorum ama bunlar insanda zamanla gelişen tecrübeler mesela ben 2.çocuğumu ilk çocuğumdan daha kolay büyüttüm çünkü çoğu şeyi artık biliyordum daha doğrusu neyi yapıp neyi yapmamam gerktiğini öğrenmiştim.Kek mi süper herzamanki gibi

Esma Ercengiz dedi ki...

çok haklısınız. sadece çocuklar değil tüm aile bireyleri için aynı masa etrafında toplanmak çok önemli bizde de.. hatta bloğumun ilk yazısı olan yemek masalarında ben de benzer konudan bahsetmiştim. bedenlerimizin ve yüzlerimizin birbirine döndüğü yer değil midir yemek masaları..
sevgiler

yeşim dedi ki...

kek çok güzel neclacım ellerine sağlık.bir dilim alabilseydim ne harika olurdu...çok öpüyorum seni...bu arada yazıda mükemmel seninle hem fikirim.sevgiler.

Delfina ; dedi ki...

Yemek konusunda ısrar etmemeyi bir başarabilsem Neclacım.Köyde büyüdü,herşeyin doğal olanına erişme şansı varken,inat huyundan ötürü birçok yiyeceği yemiyor.Şimdi 13 yaşında,sorun aynı :(

Yemediklerini sayayım,bana yol göster Neclacım....Yumurta,zeytin,peynir,bal,et,tavuk,balık,havuç,salatalık,domates daha yüzlerce... :(

Binbir takla atıyor,çorbaların arasına yemediklerini karıştırıyor,keklerin içine havuç filan atıyor bir şekilde yedirmeye çalışıyorum...

Yemek yemeyi reddeden çocukları anlamanın bir yolu olsaydı Neclacım ahh :))

Yazı,tüm sıcaklığını da hissettiğimiz en güzel yazılarındandı.Teşekkürler...

Narince dedi ki...

Teşekkür ederim Delfina'cığım. Yol göstermek haddim değildir, uzman da değilim konuda. Yalnız bu durum bütün annelerin canını acıtıyor, seni çok iyi anlıyorum. Onların gelişimi için endişeleniyoruz. Senin oğlanla benimki aynı yaştalar.

Bu kadar seçince, yaş da 13 olmuş iken işin zor görünüyor. Sanırım önce yemek seçme huyunun gelişmesi sürecinde yaşananlara göz atmalı ki, senin bilinçli, duyarlı, okuyan, araştıran, dikkatli bir anne olduğunu çok iyi biliyoruz. Ama yazıda da belirttiğim gibi, yakın çevre ve okul arkadaşları bu süreçte kötü örnek olabiliyor çocuklarımıza. Yine sana düşen sabır, kızmama, güç savaşına girmeme, attığın taklalara yenilerini ekleme olacak sanırım.

Söylediğin gibi öyle yemedi böyle: beyaz peyniri yemedi labneyi yer, tulumu yer, benimki hellimi pek seviyor. Sütten alacağını peynir yerine yoğurttan ayrandan alması tesellimiz olabilir. Balı tatlıya katar ,tavuğu köfte yapar kandırırız derken büyümesini sabırla bekleyeceğiz.

İnat benim oğlanda sürüyle, ta doğduğunda saçında tam alnında gördüydük inadını, hala öyle inatçıdır. İnatçı oğlanlarla uğraşmanın ne zor olduğunu bilirim. Kolay gelsin ikimize de.

İnci Yemek dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
meltemmutfakta dedi ki...

Neclacım yazını yine keyifle okudum:)
Henüz anne değilim ama tüm annelerin ortak problemi bu sanırım:)
Keke bayıldım,hem portakal hem çikolata uff şu an yudumladığım kahvemin yanında ne iyi olurdu:)
kucak dolusu sevgiler...

made in funda dedi ki...

çok güzel şeyler yazmışsın neclacığım..kızım hala zeytini domatesi ağzına sokmuyor.inat mı ne inat...

İnci Yemek dedi ki...

Neclacım konu dağılmadan yetiştim şükürler olsun:))yemeyen çocuk ve mutfak çok sıkıntılı olur bilirim:)
yazının arasın da: düzeni evde oturtmak kolay,zor olan yakın çevre demişsin kesinlikle katılıyorum çok etkili oluyor bu
halka bazen olumlu da olabiliyor
genelde yıkıcı etkiler gelişiyor bu anlamda.
Akşam yemeği sofrası bizim ailede
çok önemlidir şölen gibi masa hazırlanır,yemek sonrası sofradan kalkmadan bütün güzellikler,sorunlar burada halledilir:))bu sebeple çocuklarıma öğretilmiş hiç bir şey olmamasına rağmen yemeğe gelmeyecek olan mutlaka bir kaç saat önce beni haberdar ederler.
rol model demişsin bu olsa gerek:))
yemeyen çocuk zordur neler yapılır bilemem:)ama damak tadının yaş ile doğru orantılı geliştiğini öğrendim:)çocuk yemiyorsa yazdığın gibi bir B planı olmalı.
Kek muhteşem portakal ve kakao dayanılmaz ikili:)ellerine sağlık
canım.kuzuları seni kocaman öpüyorum..

yeşim dedi ki...

canım arkadaşım
Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle mevlit kandilinizi kutlarım.
sevgilerimle.....

pelince dedi ki...

Neclacım yazdıklarının tümüne katılıyorum..keşke benimkilerde meyve yemeyi öğrenseler.. sebzeden daha çok meyve yememelerini üzülüyorum...

Hayırlı Kandiller diliyorum..Tüm duaların kabul olsun inşallah...

tub@ dedi ki...

çok şükür kızımın meyve sebzeyle sorunu yok :)

ellerine sağlık canım, hayırlı kandiller :)

Doyumluk.... dedi ki...

Duaların makbul kandilin mubarek olsun....

Unknown dedi ki...

Canim seninde kandilin mübarek tümdualarin kabul olsun

MEHTAP GÜZEY ÖZCAN dedi ki...

off offf nasıl canım çekti bir bilsemn bu keki şuan eline sağlık

MEHTAP GÜZEY ÖZCAN dedi ki...

Gül bahçesine girenler gül olmasalar da gül kokarlar. Kainatin en güzel gülünün kokusunun üzerinizde olmasi temennisiyle... Iyi Kandiller..

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

ellerine sağlık narinim,
hayırlı kandiller.

Ballı Cimcime dedi ki...

Ne güzel tavsiyelerde bulunmuşsun canım çok teşekkürler ve ellerine sağlık güzel kekin için...

Geçmiş kandilin mübarek, duaların kabul olsun, sevgilerimle...

Hayırlı cumalar...

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin