10 Şubat 2010 Çarşamba

Çocuklarda Yeme İçme Alışkanlıkları Üzerine



Aile, kültürün aktarımında birinci ve en etkili kurumdur. Okuldan, arkadaş gruplarından, kitle iletişim araçlarından çok daha önce içine doğduğu ailesi kültürü edindiği, kişiliğinin şekillendiği yerdir çocuk için. Toplumbilime daha fazla dalmadan çocuğun yeme - içme kültürünü ailede edinmesinin bugünkü konumuz olduğunu söyleyeyim.

Çocuklar ailesinde gözlediği ve yaşadığı sofra kuralları, yemekler ve çeşitleri ne ise onu öğrenirler. Sofrada bir arada olmaya gösterilen özen ve kutsanan bir aradalık pekiştikçe huzurlu ve sağlıklı yetişkinler oluyorlar gelecek yaşantılarında. Evde bir arada yemeğe özen gösterilmesinin o ailenin huzurunun ve mutluluğunun bir işareti olduğunu düşünüyor, bu konuyu da belki başka bir vakit konuşuruz diyorum.

Bir Karadeniz çocuğu hamsiyi nasıl severse, kuru dolma da Antepli çocuğun damağında özel bir yere sahiptir. Bize yenilmesi zor gelen arabaşını Yozgat'taki çocuk severek yiyebilir. Üstelik evde hazırlandığı ve de sunulduğu şekliyle olsun isterler. Bizim çocukların mercimek köftenin yanına yeşil soğan salatası ve ayranı, mantının üzerine sumağı araması gibi.
Bir keresinde oğlanın öğretmeni hem gülerek, hem şaşkınlık içinde anlatmıştı. O gün beslenmesini yememiş; sebepse şuymuş:

-Ben tulum peynirinin yanında çay severim. Sütle yenir mi hiç?

Bir daha da beslenme çantasına tulum peyniri koymadım. Huysuzluk değildi, kapris hiç değildi bu; sevdiği, alıştığı gibi olsun istiyor sadece.

Kıza sorsam akşama ne pişirelim diye, ilk cevabı:

-Kurufasülye pilav!

O kabul görmezse ikinci isteği:

-Karnıyarık!

olur. Kurufasülyenin yanına turşu ve soğan ister. Turp, her türlü yeşillik, özellikle maydonoz saplarını ve tereyi çok sever. Böyle gördü çünkü babasından. Sizin de kendi örneklerinizi bekliyorum.

Vereceğim tarif bizim evde en sevilen haliyle sebzeli ezme mercimek çorba.

Malzemeler:

  • 1 su bardağı mercimek
  • Bir baş kurusoğan
  • Bir küçük patates
  • Bir küçük havuç
  • Bir tepeleme yemek kaşığı domates salçası
  • Sıvıyağ
  • 2 su bardağı tavuk suyu
  • 6 su bardağı su
  • Tuz, karabiber, kuru nane

Hazırlama:

Bu çorbayı düdüklüde pişirmek en iyisi bence. Tencerede pişmesi çok uzun sürer ve kaynadıkça buharlaşan su yüzünden koyacağınız su miktarı artar, bu da çorbanın lezzetini olumsuz etkiler. Sıvıyağda ince yemeklik doğranmış kurusoğanları kavurun, sararınca salçasını katıp, şöyle bir çevirin ve suyunu, tavuk suyunu koyun. İyice yıkanmış mercimekleri, rendelenmiş havucu ve patatesi katıp, tuzunu ekin. Kapağını kapattığınız düdüklü kaynayıp, buharı çıktıktan sonra 30-35 dakika pişirin. Verdiğim su miktarı ortalamadır, mercimeğin cinsine, kalitesine göre değişir çekeceği su miktarı ve pişme süresi. Kapağını açtıktan sonra varsa blendırda çekin, pürüzsüz olana kadar, yoksa eski usül, delikli bir kevgirden tahta kaşığın tersi ile geçirin çorbanızı. Karabiber ve naneyi katıp, tuzunu ayarlayın. Bu oranda istediğiniz kıvamda bir çorba elde edersiniz ancak; oldu ya mercimeğiniz farklı, koyu ise biraz kaynar su katabilirsiniz. Sulu olmuş ise başka bir tencerede biraz un kavurup çorbanızı bu tencereye aktarın ve tekrar kaynatın, sorun çözülecektir. Afiyetler olsun.


23 yorum:

SeViL ( sevdalitatlar ) dedi ki...

Yazınızı zevkle okudum yüreğinize sağlık ne güzel de dizilmiş kelimeler doğru yerleri bularak..
Haklsınız evde başlıyor her şey..yeme içmede buna dahil..

Umarım evlatlarımıza doğru şeyler aktarabiliriz..

Yüreğinize elinize sağlık..
Çorba da nefis görünüyor..

Sevgilerle ...

Miskokulu Lezzetler dedi ki...

Neclacığım bu yazın çok doğru aslında yemek yeme problemi olan anneler içinde çok düşündürücü.Kızımın yemek seçme alışkanlığı hiç yoktur her yemeği yer bunu bizden gördü çünkü.Sebzesi otu eti pilavı hangi türlü pişirilirse pişirilsin ama güzel pişirilsin. Arkadaşlarının bir çoğunda var duyduğumda evde pırasa lahana pişmez deniyor.Pişmeyince bu çocuk o tadı bilmez ki .Aslında yazacak çok şey var.Sevgiler.Mine

Pembe Tatlar dedi ki...

Canım çok güzel bir yazı:))

Bende anneme notutlu pilav derdim:))
Nohut ve pilav....

Nohut yemeğinin yanını pilavsız asla düşünemem...

Ellerine sağlık çorba sunumun çok şık emininm tadıda öyledir neclacım...

Unknown dedi ki...

ne güzel yazmışsınız bir solukta okudum alışkanlıklar insanların tercihlerini belirliyor çok doğru ...
değişik şeyleri denemekte ayrı bir zenginliktir aslında ama bazen alışkanlıklar yönlendirici olabiliyor...
sevgilerimle...

Delfina ; dedi ki...

Bazen şunu merak ediyorum;

bazı zenginler veya
bazı yemek yapmayı sevmeyen hanımlar, aileleri ile sürekli dışarıda yiyorlar öğünlerini.Onların çocuklarına bıraktıkları miras göz göre göre yok oluyor çünkü bunu son yıllarda yapan çok kişi var.

Neclacım,seçtiğin konu çok güzel,çocuklarımıza ancak biz öğretebiliriz yemek kültürünü.Sağlıkla ve huzurla büyütmek,boynumuzun borcu değil mi.

Bizim evde en çok tarhana çorbası,yaprak sarması,kuru fasülye yemeği istek alıyor son haftalarda. :)

Sevgiler,

nalan dedi ki...

arkadaşımın oğlu geldi pazar akşamı. eve gelen pisinin yüzü suyu hürmetine tabi:)
giderken anlattım. eve mis gibi aldığım çiftlik sütünden ayırdığım krema var,onunla kremalı mantar yaptım,gel senle bunu kremalı mantarlı spagetti yapalım diye.
annesinin kocaman açılan gözleri önünde yalana yalan yedi :)
soran olursa mantar yemez paşa:)

Tijen dedi ki...

Vallahi oyle Necla'cigim. Insan ne ogreniyorsa evinde ogreniyor.

kalpkurabiye dedi ki...

necla hanım çok keyifli bir yazı ve tarifti çok büyük zevk aldımm :)) tebrik ederim canı gönüldenn

beste dedi ki...

cok guzel yazi olmus eline saglik. Cocuklarimiza birakilacak en iyi miraslardan biri gelismis damak tadi, paylasilan, hep beraber yemek yenen sofralar. Bir ara fastfood ele gecirmisti herkesi neyseki erken donulmeye baslandi yanlistan. Anne patatesi, koftesi yemeyen cocuga yazik; Patatesleri donmus alip kizartmayalim kesinlikle ayni sey degil. Benim oglus galiba tadini severse herseyi yiyor, boyle ikili cagrisimlari yok ama kahve yapalim deyince yasasin cikolata yiyecegiz diye sevinir:)

Selen dedi ki...

Ne güzel yazmışsınız, yürekten katılıyorum. Bizim çocuklarımızla anlaşmamız var, önlerine konan yemeğin tadına bakmadan yiyip yemeyeceklerine karar veremiyorlar. Tadına bakınca da genelde seviyorlar yada tada tada alışıyorlar.

Zeynep'le Tarifler dedi ki...

öyle güzel anlatmışsin ki canım.
ben çok düzenli bir aile ortamında büyüdüm,aynı özeni şimdi zevkle kendi evim de uygulamaya çalışıyorum,ama oğlumun ciddi bir yeme sorunu var:(
biz karı koca hiç yemek seçmeyiz fakat oğlumuz hiç bize benzemiyor:(
acayip üzülüyorum inan. doktor küçük olduğunu okula başlayınca düzeleceğini falan söyledi,hasretle bekliyorum inan üçümüzün aynı anda aynı yemekleri keyifle yememizi...ah ahhh:)

en sevdiğim çorbayı hazırlamışsın,
ellerine sağlık canım
sevgi dolu öpücükler

kristalkelebek(aslı) dedi ki...

Neclacım ne güzel şeyler yazmışsın, hak vererek okudum.
Ben ve abim hiç yemek seçmeyen insanlarız çünkü ailemizde böyle gördük.
Annem de hiç margarin kullanmazdı mutfağında, bu alışkanlık bana da geçti. Zeytinyağlı ağırlıklı besleniyoruz daha çok.
Kesinlikle yeme alışkanlığı ailede şekilleniyor.
Çorba çok besleyici ve nefis olmuş. Ellerine sağlık canım:).
Sevgiler..
aslı

İnci Yemek dedi ki...

Neclacım arkadaşlarımın hepsine ben de katılıyorum:)çok güzel konu seçmişsin,blogumun açış sebeplerinden bir maddesi de budur.
çocuklarım ergen oluncaya kadar evde ne pişerse yediler:)mutfakla
bütünleştikten itibaren her ikisi de,o gün pişen yemek onlara uymazsa doğru mutfağa kişiye özel yemek hazırlamaya:)yemek kotarıyor olmaları çok hoşuma gitsede:)böyle ekstra yemek çıkması hiç hoşuma gitmiyor)):ama dışarıdan almıyor olmaları elbette çok sevindirici:)
Bazı zamanlarda, yarın ne yemek hazırlayayım diye sordum ,kocaman bir liste oldu menü:)en çok yemek yiyebilen oğlum genellikle onun sevdiklerini pişirmeye gayret ederim,israf olmasın diye:))diğerleri isyan eder :))Bir yerde hata yaptım hala bulamıyorum:))
çorba ailece sevdiğimiz bir çorba:)) nefis de görünüyor ellerine sağlık canım.kocaman öpüyorum kuzuları da seni de..

Unknown dedi ki...

Neclacım yazdıklarına kesinlikle katılıyorum.Biz küçükken okuldan geldiğimizde annem kek kurabiye türü birşeyler ile açlık bastırtır yemek için babamı beklerdik.Gördüğüm o düzeni evlendiken sonra aynen devam ettirdim.Akşam yemek masası bütün ev halkının bir arada olduğu önemli saatler.Birlikte yemek yemenin yanında paylaşım,sabır,saygı önemli herkes masaya oturmadan yemeğe başlanmaz.Bunlar küçük ama çok önemli şeyler bence de.Bu arada neyin ne ile beraber yendiği de aile damak tadı ile alakalı kesinlikle çocuklar aile de ne görürse ilerde onu uyguluyor hiç olmazsa yozlaşan şu ortamda aile olmanın kutsallığını ve güzelliğini çocuklarımıza miras bırakalım sevgiler

meltemmutfakta dedi ki...

Yeme-içme kültürünün ailede ouştuğuna kesinlikle katılıyorum canım:)
Bu arada sen ayrı yoğun ben ayrı yoğun şükür kavuşturana:)
Umarım yeni işiniz güzel gidiyordur canım...
Ebe-Sobe ni cevapladım ve önceki sayfaya bile düştü...
sevgiler...

Kevser - Elda'nin Annesi dedi ki...

Cok güzel anlatmissin canim, bunlari okurken benim bile agzim sulanmadi desem yalan olur:))

Su siralar Umut icinde degisik ve besleyici corbalar arayisinda olan benim icin cok degerli bir tarif, en kisa zamanda denenecek, paylasim icin sagol ve ellerine saglik canim.

Sevgilerimle

gülay mutfakta dedi ki...

çok güzel bir yazı.. annem, biz küçükken her yemeği yapardı, yememe şansımız yoktu. çok şükür üç kız kardeş hiç yemek seçmiyoruz, siz herşey yiyeceksiz de evlenince evinizde pişireceksiniz benim torumlarımda yiyecek derdi:) çok haklıymış, ozamanlar kızsamda:)
sevgiler..

Pelin dedi ki...

Neclacığım, yazını zevkle okudum. Ben de bizim evdeki miniğin her yemeği severek yemesi için formüller arayıp durdum çünkü çok iştahsız bir çocuktu. Bizimki sebze yemeklerini mutlaka yoğurtla ve taze soğanla seviyor. Hatta yanında bir de çıtır çıtır kızarmış ekmek olmalı. Limonlanmış turp da varsa değmeyin keyfine.
Öpüyorum sevgiler

Zehra Gürgen dedi ki...

Benim kızım yayla çorbasını sever ama anneannesinin yaptığı gibi ister.Bebekken tarhana severdi, pilav,kuru fasülye,nohut bak bunlarıda yer ama babamız dolma sarma yemediğinden o da yemez evde de ender yapılır :( oysa ben çok severim..aynen kızın gbi yanınada kuru fasülyenin soğanımı,turşumu,yeşilliğimi isterim..ahh Necla anacığımı özledim yaaa

Mutfak Havlusu dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum her cümlenize!
Aile her bir kültürün ana taşıyıcıs aslında çünkü toplumları oluşturan o aileler ve oralarda önce öğrenme başlıyor sizi bir kaba göre çekilendirme orada oluyor dışarıya açıldığınızda kimi zaman harman yapıyorsunuz hayatınıza kimi zaman aynen örneklerinizdeki gibi vazgeçmiyorsunuz.
Annemlede bunu konuşuruz hatta onlar kendi arkadaşları arasında da bunu konuşuyorlar.Yetiştiğin kültürün yemesi içmesine göre hareket ediyorsun bu sefer gördüğün diğer şeyler sana tuhaf geliyor.Biliyorum bu da garip hatta kimine göre ne alaka isteyen özgürdür ama öyle değil.Bunun özgürlükle ilgisi yok bunun hayata neresinden ve nasıl baktığıyla ilgisi daha çok.
Ben küçüklüğümden beri kahvaltının saaitini sabah diğer saatlerin yemek saati olmasıyla yetiştirildim.Amma velakin kimi ailelerde akşamları kahvaltılık yenildiğini gördüğümde ilk ufaktım ve tuhaf gelmişti büyüdükçe zamanla anlamaya çalıştım ama çok anlayamadım gene:)
Ben hala kahavltıya bırakılması taraftarı değilim akşam yada öğlen çorbamı içmessem olmaz hatta çorbasız yapamam.Doğulu genlerim nedeniylemidir nedir(çünkü annem otlara düşkündür,et çok çok sevmez kardeşlerimde hakeza sağlıklı yaşama daha çok dikkat eder)et çok severim.Tavuk benim için et değildir kırmızı et ettir.Kavurmasız yemek bizde yavan bulunur mesela annem zeytinyağ da ekler muhakkak yemeğe ama bizlerde yoktur pek.
Neyse biliyorum çok uzattım ama kesinlikle yetişilen kültür sizi siz yapan ve gösteren nüanslar ve iyiki onlar var ne güzel herkes her topluluğun kendine has bir duruşu yada çekirdek bir kadronun -ailerinin grubun vs vs-bir bireyin kendine ait duruşu var.

Hatice dedi ki...

çok güzel yazmışsın Neclacığım, büyük oğlum çoğu yemeği yoğurtla yemesini, hele kabak dolmasını babasından gördüğü gibi ezerek ve bol yoğurtlu sever:)
küçüklüğünden beri ona yemek konusunda baskı yapmadım, zamanla pek çok şeyi yemeğe başladı, küçükse hiçbirşeyi denemiyor bile, ne yedireceğimi şaşırıyorum ona:(
annelerin işi zor olsa da düşen görev büyük, elimizden geldiğince doğru beslenme alışkanlığı kazandırmaya çalışıyoruz.
güzel bir hafta sonu diliyorum, sevgiler...

pelince dedi ki...

Neclacım ne güzel anlatmışsın...bizde doğu kültürü ile büyüdük.. yemekler hep bol yağlı,bol etli ve bol salçalı oldu :) bulgur işlerini hiç saymıyorum.. babaannem ben doğduğumda(birde 7 aylık doğmuşum)hastaneye acılı çiğ köfte getirmiş,sütten bana geçsin diye :)) sen düşün gerisini...
Benimde en sevdiğim yemek dolmadır,her türlüsünü çok severim..
Çorba nefis olmuş,ellerine sağlık..

dyt.kelebekdiyeti dedi ki...

çocuklar gerçekten garipler beslenme alışkanlıkları konusunda. meslek gereği çocukların beslenme alışkanlıkları konusunda uğraşlarım oldu. özellikle babanın hem kız hem de erkek çocuklar için beslenmesi örnek alınan bir figür olduğunu gözlemledim. çocuklarda ayırca besinlerde ceza ve zorlama yöntemlerininde yanlış olduğunun farkına vardım. ama ilginç bir şekilde ceza yönteminin olumlu yönde geliştirilerek çocukların besin tüketimi için uygun hale getirilebilir olduğu ile ilgili çalışmlar var. ne zamandır aklımda olan bu konu hakkındaki yazının için teşekkürler. bende bu konu ve neler yapılabileceği ile ilgili yazılarımı blogumda yayınlamaya başlayacağım.

sevgiler.

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin