31 Mart 2009 Salı
Kahve-1
Çoban Khaldi, kahve çekirdeğinin keçileri canlandırdığını farkettiğinde, dünyada en yüksek cirolu ticaret hammaddelerinden biri olacağını tahmin edemezdi kuşkusuz.
Kahve İle Birlikte;
En iyi sonuç için tam yağlı sütü köpürtebilir , rafine veya kahverengi şeker, akide şekeri ikram edebilirsiniz. Çikolata kahvenin lezzetini daha da arttırır. Üzerinde mocha yazan kahveler, çikolata ile kombine edildiğini anlatır. Süt köpüğünün üzerine rende veya pudra şeklinde çikolata koyabilirsiniz. Elbette kahvenin yanında çikolata parçası pek mutlu eder bizi.
Vanilya, tarçın, Cointreau gibi portakal aromalı likörler, konyak, viski kahveye eşlik edebilecek diğer lezzetler. Bayramlarda kahvenin yanında likör ikram etme geleneğimizi unutmayarak, önümüzdeki günlerde evde nasıl likör yapabileceğinizi anlatacağım sizlere. Şimdilik şeflerin kahveli bir brownie si ile idare edelim.
Bu tarif için hep bir kenarda kullanılmayı bekleyen küçük mutfak tartımı kullandım. Gram gram uydum tarife, tarçın atarken biraz çekindim ama brownie ye ne kadar yakıştığını görmüş oldum böylece.
Malzemeler:
3 yemek kaşığı çözünebilir hazır kahve (nescafe)
185 gr. tereyağı
150 gr. kahverengi şeker (ben beyaz kullandım, problem yok)
3 yumurta
140gr. un
2 yemek kaşığı kakao
Bir tutam tuz
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı şekerli vanilin
200gr. ceviz içi
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
Hazırlanışı:
Fırını 180 dereceye ısıtın.
Kalıbınız yağlayın. Ben borcam tercih ediyorum.
Hazır kahveyi üç yemek kaşığı suda çözün.
Tereyağı (eritilmiş, soğumuş) ve şekeri birlikte çırpın.
Yumurtaları ve kahveyi sırayla ilave edin.
Un, kabartma tozu, kakao, tuz, tarçın ve vanilyayı karıştırıp diğerlerine ilave edin. Kırılmış cevizleri de ekleyin.
Hamuru kalıba dökün ve 180 derece fırında yarım saat pişirip, çıkarın.
Izgara Çupra
29 Mart 2009 Pazar
Yaşasın Tatil
27 Mart 2009 Cuma
İnat ve Vişneli Tart
Tarifi Porselen Demlik Çay Saati 39 Etkinliği icin, http://pastakur.blogspot.com/ Zeynep Hanım'ın sayfasına gönderiyorum.
Tart Hamuru İçin:
2,5 su bardağı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
125gr. oda ısısında margarin
Yarım su bardağı pudra şekeri
1 adet yumurta
1 çay kaşığı şekerli vanilin
Ara Harç İçin:
Süt
Bir poşet vanilyalı puding
Üzeri İçin:
3 yemek kaşığı nişasta
1,5 su bardağı su
6 yemek kaşığı toz şeker,
3 su bardağı dondurulmuş vişne
Yapılışı:
Hamuru daha önce verdiğim meyveli tarttaki hamurun aynısı. Yine çok fazla yoğurmadan kulak memesi yumuşaklığında bir hamur tutalım. Hamuru bir kenara bırakıp, yirmi dakika dinlenmesine izin verelim.
Tart kalıbını iyice yağlayıp, hamuru kalıba döşeyelim. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırına verip pişirelim.
Hamur pişerken vanilyalı pudingi üzerindeki tarife göre pişirip, kabuk bağlamasına izin vermeden karıştıra karıştıra soğutalım. Pişen ve ılıyan tartın ortasına soğumuş pudingi yayalım.
Üzeri için çukur bir kapta nişastayı, tozşekeri ve suyu iyice karıştıralım. İçine çözülmüş vişneleri ekleyerek orta ısılı ateşin üzerine koyup, karıştırarak katılaşıp, muhallebi kıvamına gelene kadar pişirelim. Kaynadıktan bir iki dakika sonra ocaktan alıp, soğutalım. Soğuyan vişneli harcı tartın üzerine bir kaşık yardımıyla yayalım.
Gelelim tarifin kendini bulana kadar geçirdiğim sinir harbine. Tarif çok tanınmış ünlü bir aşçımıza ait. Hanur için verdiği tarifi uyguladım, sonuç rezaletti. Hamur tart kalıbına konmuyor, yuvarlak ve 25-30 cm çapında bir kalıp kullanılıyordu. Hamur az gelecekti tabii. Kelepçeli kalıba koydum, kenarlarını tarif ettiği gibi yükselttim. Ama ısıyı görür görmez hamur kendini bıraktı, kenar diye bir şey kalmadı, yayıldı. Fırını açarsın, aceleyle elinle düzeltir, folyo üzerinde bakliyatlarla ağırlık verirsin, bu sefer altı pişer, üstü pişmez. Sonra folyoyu kaldırır üstü pişsin diye beklersin. Vişneleri çıkarmışsın çözülmüş zaten.
Necla geçer kendi tart hamuruna. Asıl tarifte ara kat da yok. Kuru hamurun üzerinde sadece vişneli harç var. Araya tadı yumuşatacak bir şeyler lazım. O zaman vanilyalı puding yetişir imdadıma. Neyse sonunda adam ettik tartı, edene kadar da biraz stres yaşadık. Mayhoş sevenler için güzel bir tad, ellerime sağlık.
Peki ne demeli şimdi tarifini doğru dürüst vermeyenlere?
26 Mart 2009 Perşembe
Patlıcanlar Kızarınca
Cingirdiş
25 Mart 2009 Çarşamba
Teşekkürler
Yarım demet semizotunu yıkayın, kalın saplarını atın. İnce saplı yaprakları kesmeden elinizle ayırın, kurulayın, çukur bir kaba koyun. Bir diş sarmısağı ayıklayın, biraz tuz ile ezin, bir su bardağı yoğurda katın. Yoğurdun yarısını semizotuna ekleyin, hepsini karıştırın. Şimdi de bir salata tabağına alın. Kalan yoğurdu üzerine yayın, iki yemek kaşığı ceviziçiyle süsleyin, bir yemek kaşığı zeytinyağını gezdirin, bir çay kaşığı pul biberi ekip sofraya getirin.
24 Mart 2009 Salı
Çabucak
Başka da bir işe yaradığımız yok, sayılı günlerimizi tüketiyoruz, çabucak. Tam felsefenin en yakıcı yerindesin, o soru geliyor aklına:
-Boşver bunları akşama ne pişirecen onu söyle.
-?
Eşimin yıllar önce oynadığı bir Ferhan Şensoy oyunundan kalma şarkısı vardır, zaman zaman mırıldanır:
-aşır, pişir, yut... çek sifooon çeek!
23 Mart 2009 Pazartesi
ben kanasam
sarılar sende kalsa
bir kılıf bulmalı şimdi
gözyaşlarıma bahane
mevsim bahara yaklaşırken sevgilim
ben kanasam
sarılar sende kalsa
Limonlu Kek
gün günü tutmuyor, sırf dilimiz sarıya dolanmış diye değil limonlu kek, bahanesi yok, canımız çekti sadece
Malzemeler:
- 3 yumurta
- 1 su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı sıvıyağ
- 1 limon
- 1 paket kabartma tozu
- 1 çay bardağı süt
- Alabildiği kadar un
Yapılışı
Yumurtalar ve şeker çırpılır, üzerine sıvıyağ, süt, limon kabuğu rendesi, limonun suyu eklenir. Kabartma tozu ve un leyerek katılır, yeniden karıştırılır. Tahin kıvamında bir kek hamuru elde edilir. Yağlanmış kalıba dökülür ve önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında pişirilir.
22 Mart 2009 Pazar
Çorba Denemelerim Ve Misket Çorbası
- Haşlanmış nohut
- Kıyma
- Yumurta
- İnce bulgur
- Tuz, karabiber, nane
- Salça
- Bir küçük patates
- Kurusoğan
- Un
İnce bulgur sadece tamamı ıslanacak kadar soğuk suyla ıslanır, bir kenarda on dakika kadar bekletilir. Sonra, kıyma, bir yumurta, tuz, karabiber, nane ve un katarak köfte harcı yoğurulur. Elinize yapışabilir, sorun yok, çok cıvık olmasın yeter. Daha sonra bir tepsiye un serpilir, unladığımız elimizle minik minik yuvarlanan köfteler, bu tepsiye atılır. Tepsi zaman zaman sallanarak bütün köftelerin una bulanması sağlanır. Köftedeki bu un hem yapışmamasını sağlayacak, hem de çorbaya istenilen koyuluğu verecek.
Köfteler beklerken, sıvıyağda küp doğranmış patatesler, çok ince doğranmış kurusoğanlar kavrulur, salça da kavrulur, sıcak suyu verilir. Su kaynadığında köfteler usulca içine bırakılır. Ben her zaman hazırda et suyu bulundurduğumdan bir bardak da et suyu katarım. Et suyu yoksa ya da istemezseniz siz katmayabilirsiniz. Köftelerin pişmesine yakın haşlanmış nohutlar ve nane eklenir, tuzu ayarlanır. Şu soğuk kış günlerinde, bolca limon sıkılarak sıcak sıcak içilir.
21 Mart 2009 Cumartesi
Kokoreç
Tarif arşivimden de anlaşılacağı üzere, sakatatlarla aram çok iyi. Sakatat sevmeyen de çoktur ama, en azından uzakdoğuda duyduğumuz böcüklü, yılanlı yemekler yemeyiz. Ya da Tayvan'lılar gibi, Misk Kedisi'nin dışkısından ayıklanan kahve çekirdekleriyle yapılmış kahveyi içmeyiz. Fincanına elli dolar vermeyiz. İçinizi kaldırmayayım, bu harika lezzetten söz etmeden önce.
Kokoreçi evde ne zaman yapsak, dışarda yediğimizin tadını yakalayamadığını düşünürüz her seferinde. Biraz kuru geliyor sanki. Ben de çaldım Kızılay'daki kokoreççinin kapısını. Ustanın ağzından laf almak ne mümkün?
-Biz pişirmeden önce terbiyeliyoruz, evde yaptığınız bizim yaptığımız gibi olmaz
diyor. Başka da bir şey demiyor.
20 Mart 2009 Cuma
PazıSarması ve Bitmek Bilmeyen Sınavlar
Çocuklarımız mükemmel olsun istedik. Her şeyi en iyi yapsın, en önde olsun. Kimselerin çocuğu yetişemesin ona. Her sınavdan tam puan alsın, bütün yarışlarda birinci gelsin. Tuttuk elinden o kursa, bu kursa götürdük. Tiyatroya, resime, hatta müziğe yeteneği var kabul ettik. Öyle ya o bizim çocuğumuzdu.
Dershane koridorlarında elinden tuttuğu ve ders çalışmıyor diye şikayet ettiği ikinci sınıfa giden yavrusunu öven anneler gördük. Ben saymayayım daha fazla. Sizin de örneğiniz pek çoktur eminim.
Aklı oyunda çocuğu masa başına oturttuk zorla. Zaten hepsi onun geleceği için. Büyüyüp yetişkin olduğunda saygın bir mesleği olsun, hatırı sayılır bir geliri. Sadece onun içindi isteklerimiz.
Yine de sayımızın daha çok olduğuna inandığım anne babalar da var. Pazar sabahı dershaneye giden, bir günü bile boş geçmeyen evlatları için üzülen, sıkmamaya gayret göstererek, bunun Türkiye'de yaşamanın bir gereği olduğunu -artık ne kadar anlarsa- anlatan, vaziyeti kendine dert edinmiş anne babalar.
Biz de bu yıl sınav telaşesi yaşayanlar kervanına katıldık. Küçük oğlumuz büyüdü de altıncı sınıfa gidiyor. Haziran'da bizi bekleyen SBS var. Haftalar hızla geçiyor. Dershane, okul arasında mekik dokuyor, bir kızgın, bir sakin hazırlanıyoruz yaklaşan sınava. Anne babalarımız bizleri sınav günleri kapılarda beklerken hiç de anlamaya çalışmamıştık onları. Şimdi düşünüyorum ancak. O gün nasıl bekleyeceğim, o sınavdan çıkana kadar zaman nasıl akacak bilmiyorum. Geçtiğimiz günlerde sınav başvurumuzu yaptık. Başvuru yaparken yaşadığım küçük heyecan eminim o gün daha da artacak.
Yarın da dershanede bir deneme sınavı var, heyecan yok. Nasıl olsa sınava kadar kimbilir kaç tane daha var. Ben de küçük prensime sevdiği yemekleri yapıyorum. Pazı sarmasını çok sever, tabii ben de. Ne yalan söyleyeyim yaprak sarmasından daha çok seviyorum hatta. Pazı sarmak için çoğunlukla nazlansam da bu sefer pek nazlanmadım.
İçini daha önce anlatmıştım. Pazıları da iyice yıkayıp, kaynar suya batırıp çıkarıyorum. Zaten ne canı var. Fazla tutarsanız oracıkta pişiverir. Sonra ortasındaki sert damarları alıp tek tek sarıyorum. Tencere dizince de üzerini geçmeyecek kadar su verip, bir tabakla üzerini kapatıyor, çok kısık ateşte pişiriyorum. Yine biraz dinlendikten sonra isterseniz yanında yoğurtla yemeye hazırdır pazı sarmalar.
18 Mart 2009 Çarşamba
Yeşilçam Şarkıları, Küçük Armağanım ve Meyveli Tart
Meyveli Tart
Tart Hamuru İçin:
- 2,5 su bardağı un
- 1 çay kaşığı kabartma tozu
- 125gr. oda ısısında margarin
- Yarım su bardağı pudra şekeri
- 1 adet yumurta
- 1 çay kaşığı şekerli vanilin
Krema İçin:
- 1 poşet toz krem şanti
- 1 su bardağı süt
Üzeri İçin:
- Meyve
- Tart jölesi
Tart hamurunu malzemelerle fazla yoğurmadan hazırlayıp, yağlanmış tar kalıbına elimizle döşeyelim. Çatalla altı-yedi yerinden deldiğimiz hamuru önceden 180 derecede ısıtılmış fırına verip pişirelim.
Fırından alıp soğumasını beklediğimiz tartı kalıptan çıkaralım ve üzerine çırpılmış krem şantiyi yayalım. Üzerini dilediğimiz meyveyle süsleyip, üzerindeki tarife göre hazırlanmış şeffaf tart jölesini meyvelerin üzerine yayalım.
17 Mart 2009 Salı
Kara Rağmen Karla Birlikte
Tam bahar geliyor derken, güneşle uyanıp, aydınlığı taa içimize çekerken, akşama karla karşılaşıyoruz. O da şaşkın, ne yapsın bilmiyor. Yağsam mı yağmasam mı? Onbeş-yirmi dakika yağıyor. İçin ışıyor;
- Yağacak, yağacak, tutar bu kar!
Sonra duruyor, yine sevindiriyor, yine kayboluyor.
Şaşkın karın güzelliğine kapılıp, saatin akşam olmasına aldırmıyoruz, Ankara Caddeleri'nde başbaşayız kızımla. Küçüğüm. Bir yandan dökülen, bir yandan yenileri gelen dişleriyle gülümsüyor bana. Ama size göstermiyor canımın içi. Ne güzel onunla vakit geçirmek, kız kıza.
Dönüş mü? Adanalı bir de eşiniz varsa akşama kara soğuğa aldırmaz yakar mangalı böyle. Mangalı da pek kıymetlidir. Gidip tarif edilerek, başında bekleyerek, ustasına, çelikten yaptırılmıştır.
Fotoğrafları pek beğenmesem de yayınlıyorum. Sonuçta görücüye çıksın diye değil evde yenmek için yapılmış yemekler. Olduğu gibi, masada çekilivermiş, bir yandan yemeğe başlanmış, iki arada bir derede, çabucak işte. Bu sefer mangala düşenler tavuk kanatları, biraz da tavuk pirzola idi. Marine için:
- Sarımsak
- Domates salçası
- Domates rendesi
- Tuz
- Karabiber
- Kimyon
- Kekik
- Toz kırmızı biber
- Sıvıyağ
Bu malzemelerle harmanlanan, temizlenmiş tavuk kanatları geniş kenarlı kebap şişlerine , tavuk pirzolalar da ızgaraya dizilir. Güzelce önlü arkalı közde pişirilir.
Yanında en iyi közde pişmiş domates ve biberler, bir de soğan salata gider. Tavuklar yanmış gibi dursa da aldanmayın, yanmamıştı, sebep sadece makina.
Soğan salata nasıl yapılır derseniz: közde kokuları sizi sarhoş edip, açlığınızı azdırana kadar pişen soğanların dış kabukları ayıklanır. Sonra elle bütün katları açılıp, üzerlerine sıvıyağ, çokça sumak, tuz ve bir iki damla limon konup yedirilir. Evimize misafir olup da yiyenlerin sesini soluğunu kesen bir lezzet.
15 Mart 2009 Pazar
Bazlama
Patatesli Köy Ekmeği
YE43 etkinliği için patatesli köy ekmeği ve bazlama yaptım. Bazlama az sonra.
- 2 adet küçük boy soyularak haşlanmış patates
- 3,5 su bardağı su (patatesi haşladığınız sudan)
- 1 tatlı kaşığı toz şeker
- 1 küçük paket (42gr) yaş maya
- 1 yemek kaşığı tuz
- 1 yemek kaşığı tereyağ ya da margarin(eritilmiş, soğutulmuş)
- 5 su bardağı un
- 2 yemek kaşığı mısır nişastası
Soyulmuş patatesler 5 su bardağı su ile düdüklüde 6-7 dakika haşlanır. İki küçük patates için düdüklü daha tasarruflu geldi bana. Haşlama suyundan 3,5 su bardağı ayrılır, soğumaya bırakılır. Pişen patatesler ezilir. Ilıyan sudan ayrılan yarım su bardağı suda şekeri ve mayayı eritip on dakika dinlendirin. Ezilmiş patates, ayırıp ılıttığınız su,tuz, yağ ve 1 su bardağı un çırparak ilave edilir. Kalan un yumuşak bir hamur elde edene kadar ilave edilir, pürüzsüz ve elastik bir hamur elde edinceye kadar -yaklaşık on dakika - iyice yoğurulur. Yine eritilip soğutulmuş margarinle yağlanmış başka bir kaba alınarak, çevrilir ve her tarafının yağlanması sağlanır.
Üzeri strech filmle kaplanır, iki katı kabarıncaya kadar ılık bir yerde yaklaşıkbirbuçuk-iki saat dinlendirilir. Mayalanan hamur tekrar hafif unlu bir yüzeye alınıp, pürüzsüz bir top olana kadar yoğurulur ve ikiye bölünür. İki parçaya da şekil verip, ister yuvarlak, ister dikdörtgen, üzerlerine un elenir. Fırın tepsisine yağlı kağıt serilir ve üzerine mısır nişastası serpilir. Somunlar bu kağıdın üzerine konulur ve temiz bir bezle örtülerek tepsi mayasının da gelmesi beklenir. Hamur yine iki katı büyüklüğe gelene kadar yaklaşık 45-50 dakika daha ılık bir yerde bekler. Bu sürenin sonunda somunların üzeri keskin bir bıçak yardımıyla, her seferinde bıçak suya batırılıp, silinerek, enine ve boyuna ikişer adet çizgi olacak şekilde çizilir.
Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 40-45 dakika pişirilir. En az 30 dakika dinlenmesi beklenir, öyle yenir.
Uzun ve zahmetli geldi değil mi? Ama değiyor, bir de odun ateşinde pişirme imkanı olsa! Hiç üşenmem, ilerde kırsalda bir ev edinirsek, bahçesine küçük bir taş fırın yapma niyetim var. Ev halkı pek sevdi, sanırım ekmeğin devamı gelecek.
14 Mart 2009 Cumartesi
Kayısıdan Tatlılar
- 300gr. kuru kayısı (günkurusu da olabilir)
- 6 adet karanfil
- 1 su bardağı su
- Dövülmüş ceviz içi
- 1 yemek kaşığı tereyağ
- Tarçın ya da bal (isteğe göre üzerini süslemek için)
Kayısılar dörde bölünür ve orta ısılı ateşte birazcık kavrulur. Suyu ve karanfiller ilave edilip, kayısılar suyunu çekene kadar pişirilir, ocaktan indirilir sıcak sıcak servis tabağına alınır. Ilık yemekte fayda var, soğuyunca ilk güzelliği gidiyor. Üzeri dövülmüş ceviz, tarçın ya da balla süslenebilir, ben tercihimi kaymaktan yana kullandım.
Diğer tarif ise çok biliniyor:
Çikolatalı Kayısı
Biraz kuru kayısı, biraz çikolata ve süslemek için hindistan cevizi, fındık ya da cevize ihtiyacımız var. Kayısılar kaynar suda on dakika kadar haşlanır ve kurumaya bırakılır. Benmari usülü eritilen çikolataya batırılır, sonra dilediğiniz malzemeye. Kuruduktan sonra yenmeye hazırdır.
13 Mart 2009 Cuma
Folyo Arasında Tavuk ve Kumpir
12 Mart 2009 Perşembe
Üf, üff!
-Üzülme sen, daha iyisini alırım, hem bununla flu bilem yapamıyorsun.
Gece uyandığında pilleri takar, denersin ses yok. Sabah dene, cık, umutlar tükendi. Çocukları okula bırakıp döndüğümde eşim başını makinaya çevirip:
- Bir bak!
Çalışıyor, makinam çalışıyor. Şimdilik çalışıyor, istediğimiz verimi alabilir miyiz, bilmiyorum. Ama şimdilik çalışıyor. Barbunyaya gelirsek:
Neler Gerekli?
- 2 su bardağı barbunya
- Zeytinyağı
- Havuç
- Kurusoğan
- Domates ve biber salçası
- 1 tatlı kaşığı toz şeker
Akşamdan ıslatılan barbunyaları düdüklüde yarım saat haşladım. Zeytinyağında kavurduğum soğanların ve havuçların üzerine salçayı da katıp tekrar kavurduktan sonra barbunyaları ve suyunu tuzunu, suyunu, şekerini katıp barbunyalar iyice pişene kadar ocakta tutulur. -Ben salçadan sonra azıcık da un katıyorum.- Çünkü koyu kıvamlı bir suyu olunca daha lezzetli oluyor bence barbunya. Hatta pişmesine yakın altını açıp, kapağı da açık vaziyette kaynarsa daha güzel olur.
9 Mart 2009 Pazartesi
İncirli Cevizli Krema
Malzemeler:
- 2 poşet toz krem şanti
- 2 su bardağı soğuk süt
- 1 paket hazır çikolata parçalı puding
- 2,5 bardak süt(puding için)
- 1 su bardağı çekilmiş ceviz içi
- 10-12 adet kuru incir
Yiyenlerin tadına doyamadığı bu tarifi kurutulmuş meyveler konulu etkinliğe gönderiyorum.
8 Mart 2009 Pazar
Yoğurda Dair
- Fotoğrafta gördüğünüz kase dolusu süzme yoğurt
- 1 yumurta
- Yarım çay bardağı pirinç
- Yarım yemek kaşığı un
- 1,5 lt su bir bardağı tavuk suyu olursa daha nefis olur
- Tuz, nane, sıvıyağ
Nane ve sıvıyağ hariç bütün malzeme tencereye konur, ayran gibi çırpılır. Suluca bir ayran elde etmiş olacaksınız. Daha sonra yoğurdun kesilmemesi için orta ateşte karıştıra karıştıra kaynayana kadar pişirilir. Kaynadıktan sonra pirinçlerin pişmesi için kısık ateşte beş dakika kadar daha kaynatılır. Üzerine kızdırılmış yağda hafifçe çevrilen kuru nane gezdirilir, doya doya içilir. Bu çorba durdukça koyulaşan bir çorbadır, bu yüzden kıvama dikkat, koyulaşırsa biraz sıcak su ekleyebilirsiniz, bir sorun olmaz.
6 Mart 2009 Cuma
Ayşecik Bisküvisi
- 3 su bardağı un
- 250 gr oda ısısında tereyağ
- 1,5 su bardağı pudra şekeri
- 1 yumurtanın akı
- Yarım paket vanilya
- Süslemek için çikolata
Un, tereyağ, pudra şekeri , yumurta akı ve vanilya birlikte yoğurulur. Hazırlanan hamur nemli bir beze sarılarak 15 dakika dinlendirilir. Daha sonra hamur merdaneyle açılarak istenilen şekilde kalıplarla kesilip, yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında onbeş dakika kadar pişirilir. Fırından çıkardıktan sonra üzerleri erimiş çikolata ile süslenir, afiyetle yenir.
4 Mart 2009 Çarşamba
Siz Nasıl İsterseniz
Dün sabah kahvaltıya sıkma yapayım niyetiyle mutfağa girdiğimde akşamın yemeğini de çıkarsam diye düşünürken aklıma tantuni geldi. Lavaşları fazla yapsam, akşama da tantuni yesek dedim ve uygulamaya geçtim hemen.
Sıkma Adana'da çok sık yapılan bir hamur işi. Düğünlerde, sabah kahvaltıya, uzun yola çıkarken yolluk niyetine, gece acıkınca her zaman yapılıyor. Hele ki Misis Ayranı'yla denemenizi şiddetle tavsiye ederim. Yalnız Adana'da sıkmayı mayasız hamurla yapıp, piştikten sonra yumuşak olması için margarinle yağlıyorlar. Ben mayalı yapıyorum, yağlamaya gerek kalmıyor, hem de yumuşacık oluyor.Hamurun tarifini daha önce vermiştim. Sıkmaların hamurunu her zamanki gibi, tantunilerin hamurunu biraz daha kalın açtım. Mersin'de kağıt gibi çok ince açıyorlar ve biz öyle sevmiyoruz. Herkes nasıl seviyorsa öyle yapmalı değil mi?
Sıkmanın İçi Nasıl Hazırlanır?
Önce yemeklik doğranmış soğanlar yağda yakmadan, güzelce kavrulur. Çok az, sadece rengini pembeleştirecek kadar salça katılıp tekrar kavrulur ve soğumaya bırakılır. Soğuyunca beyaz peynir, ki biz tam yağlı inek peyniri tercih ederiz her daim, siz hangisini isterseniz ekleyip, ince kıyılmış maydonozları da katın, içiniz hazırdır. Bu içi kızarttığım böreklere de kullanıyorum, soğansız yavan geliyor peynirli içler. İlk yiyenler:
-Soğan mı var bunun içinde?
sorusunu sorarlar . Ama hoşlarına gider. Benim gibi soğan delisi her yere soğanı sokuşturur. Yoksa kış için alınmış üç çuval soğan Şubat sonunda biter mi hiç?
Daha sonra ise bu içi ekmeklerin arasına uzun bir şerit halinde sürüp, rulo yaparak servise sunabilirsiniz. Çocuklara peynir yedirmenin, karınlarını tıka basa doyurmanın bildiğim en kolay yolu. Evde yapılmış yumuşak ve ince lavaş ekmeklere hayır diyenini hiç görmedim. Sonra ister çayla, ister ayranla, nasıl siterseniz...
Tantuni diye yola çıkıp sacda et soteye ulaştık sanırım. Hamuru zaten anlaşıldı. Tantuni için gereken diğer malzemeler:
- 500 gr. dana eti
- Tereyağ, sıvıyağ
- Soğan
- Domates
- Sivribiber
- Maydonoz
- Tuz, karabiber
Dana eti önce kuşbaşı doğranır, sonra satırla kıyılır. Biz yağsız dana etini pek sevmediğimizden biraz kuyruk kattım, onu da etle birlikte zırh çektim. Üşenmeyin öyle kıyma gibi çok ufaltmayacaksınız, fazla zaman almıyor.
Et tencereye alıp bir çay bardağı su ile haşlanır.
Sac ocağın üzerinde kızdırılır, biraz sıvıyağ, biraz da tereyağ konur. İstemeyen tereyağ koymaz. Et, sacın bir köşesine konur, tahta kaşıkla azar azar ortaya çekip kavrulur. Suyunu çekmeye yakın ince yemeklik doğranmış kurusoğanlar, sivribiberler -acısı size kalmış-, sonra da yine yemeklik doğranmış domatesler eklenir ve domatesler çok fazla pişmeden tuzu, fazlaca karabiberi ayarlanır.