Sonbaharla birlikte şehrin kalabalık caddelerini kaplar közde çıtırdayan kestanelerin kokusu. Daha erkence kararmaktadır artık hava, muştular kestaneler kışı. Küçük kesekağıtlarına sarılmış kestaneler avuçları ısıtırken seslenir satıcı: kestane kebap, yemesi sevap!
Sobalı evlerde kış akşamlarının eğlencesiydi. Şimdilerde soba olmayan evlerde fırında, yapışmaz yüzeyli tavada da yapılıyor. Kahverengi ve odunumsu bir yapıya sahip kabuğuyla tanıdığımız kestane kuzey yarımkürede, ılıman iklimde yetişiyor daha çok. Anadolu kestanesi İzmir, Aydın, Balıkesir, Bursa, Simav ve İnebolu'da en güzel hallerini bulmakta.
Doğada kendi kendine yetişen, tarımsal ilaç ve suni gübre kullanılmayan kestaneyi güvenle tüketebiliriz. Geçmiş çağlardan beri tanınan bu değerli meyve, pek çok kuzey yarımküre ülkesi mutfağında baş tacı edilmiş. Uzun yıllar boyunca Korsika ve Sardunya halkının temel besin maddesi olmuş. Öyle ki; öğütülmüş kestaneden tatlı bir un elde edilip ekmek, çörek, çorba, tatlı ve sütlü pudinglerin, çeşitli sosların yapımında kullanılmış. Günümüzde kestane unu, gluten içermediği için çölyak hastaları tarafından rahatlıkla kullanılabilmekte.
Perslerin nişasta, protein, sakkaroz ve tanen deposu olan kestaneyi çocuklarını şişmanlatmak amacıyla kullandığını görürüz. Şeker açısından zengin meyvenin kalorisi de yüksek haliyle. Kestane satın alırken parlak renkli ve sert olanları seçmek, bir köşesinden ısırıp kabuğuna, tadına bakmak gerekiyor. Kabuğu buruşuk ve tadı acımsı olanları almamalı.
Suda çürümeyen kestane ağacından tekne yapmış Karadenizli ustalar. Bursa Cumalıkızık Köyü'nün kestane ağacından yapılmış evleri iki yüz yıldır ayakta. Besin maddesi olmasının dışında ağacıyla, kabuğuyla da faydalarını esirgemeyen kestane ağaçlarından sağlam ve bükülebilir olması sayesinde çatı, yol parkesi ve fıçılar yapılıyor.
Bizde kestane deyince daha çok kebabı, haşlaması, Bursa'nın kestane şekeri akla gelse de; kestaneyi dolmalara, pilavlara, salatalara, çeşitli hamur işlerine katabilir; ekmek, parfe, turta, kurabiye, kek yapabilirsiniz. Yahnilerle, sebzelerle birleştirebilir, garnitür olarak kullanabilir, çorbasını, reçelini yapabilir, çeşit çeşit pastalar yaratabilirsiniz. En çok kuzu ve hindi etiyle yakıştırdığımızdan kestaneli iç pilavlı hindi yılbaşı sofralarının ana yemeği. Sebzelerden de kereviz, patates ve havuçla uyum sağlıyor. Fatih Sultan Mehmet'in sabahları kestaneli bulgur pilavı yediğini okumuştum bir yerlerde. Et, soğan, havuç ve kestane kullanılarak yapılan Özbek pilavını da unutmamak gerek.
Haşlayıp kabuklarını soyduğunuz kestaneyi püre haline getirip şekerle, meyve ve çikolatayla birleştirmek çok yaygın. Pastacılık sektöründe önemli bir malzeme. Püresini çikolata ve tereyağla birleştirip nefis bir pasta kreması elde edebilirsiniz. Haşlanıp kabukları soyulan kestaneleri tek tek tülbentlere sarıp şekerle pişirerek evde kestane şekeri yapmak mümkün. Biraz zahmetlice olsa da satın alacaklarınızın yüksek fiyatları karşısında uğraşmaya değer diye düşünüyorum. Hele üzeri çikolata kaplı olanlar akıl çeliyor değil mi?
Üçü de peşpeşe gelecek, beğenmeniz dileğiyle...
Çikolatalı Kestaneli Muffin
Malzemeler:- 2 yumurta
- 1 su bardağından bir parmak eksik toz şeker
- 1 su bardağından bir parmak eksik sıvıyağ
- 2 yemek kaşığı kakao
- 1/2 su bardağı süt
- 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
- 80 gr bitter çikolata
- 1,5 su bardağı un
- 4 yemek kaşığı dolusu haşlanıp kabukları soyulmuş kestane.
- Küçük bir kase vişne
Hazırlama:
Yumurtaları tozşekerle birlikte çırpın, süt, sıvıyağ ve kakao ilave edip tekrar çırpın.
Ben mari yöntemiyle erittiğiniz çikolatayı ekleyin.
Un ve kabartma tozunu birlikte eleyin.
Kestanelere çizik atıp üzeri geçecek kadar suda yumuşayana kadar haşlayın.
Soyup elle iri parçalar halinde ufaladığınız kestaneleri harca ekleyin.
Hamuru kağıt kapsüllere yarıya kadar gelecek şekilde paylaştırın.
Çekirdeği çıkarılmış vişne tanelerini rastgele serpiştirin.
170 derece ısıtılmış fırında kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin.